Biz çevre, yeşil ve ağaç düşmanı mıyız? Tabii ki hayır bu satırları okuyanların ne alaka şimdi dediklerini duyar gibiyim.
Ocak ayının ilk günleri, Çerkeş’te benim hatırlayabildiğim kadar ile görülmemiş çok güzel bahardan ödünç alınmış bir gün. Sanki mart nisan ayları, Değerlendirmek istedik. Bir yakınımla Ziraat Müdürlüğüne doğru yürüyoruz. Buraların alt yapı çalışmaları tamamlanmış ki Belediye yol düzenlemesi ve ağaçlandırma yapmış. Kaldırımlar genişletilmiş. Elektrik telleri yer altına alınmış, buna uygun aydınlatma direkleri dikilmiş. Kendi aramızda bu düzelmemenin çarşı içerinden geçip Yeni kente doğru yapıldığında Çerkeş’in modern bir şehir görünümüne dönüşeceğini konuşuyorduk ki.
Eyvah…! Yol boyunca yeni dikilmiş ağaç fidelerinin hemen hemen tamaının kabukları soyulmuş kiminin dalları kırılmış.Üzüldük, Bir anlam veremedik.Belediyeye veya yönetimine bir tavır mı acaba diye düşündük.
Bu görüntü bana birçok şeyi hatırlattı. Birçoğunuz bilir. Ben otuz küsur sene belediyede çalıştım. Eski Başkanımız vardı.Abdulkadir Aydemir allah rahmet eylesin “Koca reis “ Belediye hizmetlerini yazılı mevzuatın yanında sosyal hayatıda ondan öğrendik. Her bahar okullarla beraber ağaç bayramlarında ağaç diker sonralarda da buralar Belediye kavaklığına dönüştürülür sulama ve bakım için işçiler görevlendirilirdi. Günümüzde bu ağaçlar ya kesildi yada ağaçlandırma sahası satıldı. Sonra Yenikent Mahallesi oluşmaya başladı. Yol kenarlarına muhtelif cins ağaçlar dikildi. Sabahları bakıldığında birçok fide ya yerinden sökülmüş ve de gövdesinden kırılmış olarak bulunurdu. Ama O Koca Reis ısrarla bıkkınlık göstermeden ağaçları yenilerdi.
Belediye Bahçesine Yalova’dan gülfidanları getirildi. Onlarında akıbeti aynı oldu. Memuriyet hayatımda Bunlar gibi örnekler o kadar çok ki
Sonraları şunu fark ettik. Şüpheci olduk. Filanca falancanın yaptıklarını kıskanıp tahrip edilmesine göz mü yumuyor acaba ?diye geldi aklımıza. Olmaz tabii böyle bir şey, şeytan bu ya aklımıza getirdi işte.
Üzülüyoruz tabii ki.
Bizler böceği çiçeği severiz. Ah anam ah o da severdi böceği çiçeği Allah rahmet eylesin. Çerkeş’te İstasyon Caddesindedir evimiz. 60 mışlı yıllarda ana caddelere akasya ağaçları dikilmiş zamanın ilgililerince Hepsi canlı Mayıs ayında bahçemizdeki leylak ağacı ile birlikte çiçek acar akşamları mis gibi kokardı. Bahçelerimizin bir kısmına salatalık biber ekerken evin giriş kısmını çiçeklendirir akşamları onları beyaz zambaklarla birlikte sulamaktan büyük bir zevk alır yaz akşamlarının keyfini çıkarırdık.
Epey bir zaman evvel Belediye İşçileri İstasyon Caddesine gelmişler, Köpeğimiz "Kara"nın ısrarla havlaması üzerine yola çıkan Annem ne yapacaklarını sorduğunda Ortaokuldan(Şimdiki Anadolu Lisesi) tren istasyonuna kadar olan kısımdaki bu akasya ağaçlarını keseceklerini söylemişler.Annem de “Söyleyin o reisinize kendisi gelsin orda bir kadın var akasyaları kestirmiyor dersiniz hadi bakalım toparlanın buralardan giriyorsunuz.”
O akasyalar son üç yıla kadar Mayıs aylarında bahçemizdeki leylak ağaçı ve beyaz zambaklar ile beraber çiçek açtı.Akşam üzerleri koro halinde caddemizi mis gibi kokuttular. Şimdi yoklar. Kesildiler çünkü.
Bir anım geldi aklıma Ilıca içmesuyuyunun deposu yanındaki tepenin üstüne yapılıyordu. Merak ettik, tepeye çıktık. Çerkeş ayağınızın altında, Karşıda Işıkdağ, Zirvesinde kar manzara çok güzel Dolaşırken yerde armut gördüm.nedir diye baktığımda Armut ağacı, Köyün yaşlılarına sordum nedir bu diye ? O yabani ahlatın aşılanması ile oldu. Peki bu dağ başında ne alaka ? diye .Bu aşıları babalarımız dedelerimiz. "çobanlar,gelip geçenler, kurt kuş yesin "diye aşılamışlar ahlatları dediler.
Dedemin tarlasını sattık. Zonguldak'tan emekli bir hemşehrimize. hasta kötü kötü öksürüyor çigerleri nden rahatsız.Meyve fidanı dikiyordu.Kolaygelsin dedim.Meyve dikiyorum.Bunlar vişne ve armut Biz yetişemeyiz ama torunlar yer dedi.
O zamanın babaları,dedeleri ile bu günün torunlarının.yaptıklarına bakarsak .Söyliyecek söz çok ta.boş verin biz yine yok diyelim.
Ve Bir şarkı geldi aklıma. Güftesi ve Bestekârını araştırdım. Hüzzam makamında. Yesari Asım Arsoy’un .
Yâr yolunu kolladım Beyaz mendil salladım Ona çiçek yolladım Akasyalar açarken
Hoşcakalın…